Cherreads

Chapter 8 - Echoes in the Dark

Ofiste Sierra neredeyse masasına çivilenmişti. Gözleri üç farklı monitörden akan veri akışları arasında gidip geliyordu. Mesajı Shade'e iletmişti ama şimdi bir sorun vardı. Sistemlerde tuhaf bir şeyler vardı.

"Logan," diye seslendi gergin bir sesle. "Şuna bir bakabilir misin? Veri akışı yavaşladı, sanki bir gecikme var gibi."

Logan masasından kalkıp yanıma geldi. Dağınık saçları ve her zamanki rahat tavrıyla ekranlara doğru eğildi. "Bana öyle gelmiyor mu? Belki de çok yorgunsundur Sierra. Ekranın önünde geçirdiğin bunca saat—"

"Yorgun değilim," diye sözünü kesti Sierra, sesi alışılmadık derecede sertti. Parmakları klavyede hızla hareket ediyordu. "Bak. Buradaki zaman damgalarına bak. Gelen veri ile işlenen veri arasında bir milisaniyelik fark var. Sürekli ve tutarlı."

Logan'ın yüzündeki rahat ifade kayboldu. Sierra'nın haklı olduğunu görebiliyordu. "Biri bizi yavaşlatıyor."

Tam o sırada ofis kapısı açıldı ve Chane içeri girdi. Yüzü her zamanki gibi ifadesizdi, ancak elindeki dosyanın kenarları parmak izleriyle doluydu. Bu, onun için bir heyecan belirtisiydi.

"Karlac Holding," diye başladı, sesi her zamanki monotonluğuyla. "Resmi kayıtlar temiz. Ama lojistik şirketi Nexus'un eski bir çalışanıyla konuştum."

Logan ve Sierra'nın dikkati anında ona yöneldi.

"Adam korkmuştu. Ama parası buna ağır basıyordu," diye devam etti Chane. "Nexus'un 'özel müşteri' sevkiyatları için resmi olmayan bir rota kullandığını söyledi. Şehrin dışında terk edilmiş bir tarım kooperatifi deposu. Oraya gönderilen sevkiyatlar için hiçbir kayıt tutulmuyor."

Sierra hemen koordinatları aramaya başladı. "Terk Edilmiş Co-op Deposu... Buldum. Eski KempaTek deposundan ve Shade'in gittiği Nexus deposundan neredeyse aynı uzaklıkta. Bir üçgenin merkezi gibi."

Logan, Chane'in omzuna dostça bir şaplak attı. "O bizim robotumuz! Her zaman sakinliğini koruyorsun."

Chane, Logan'ın elini hiçbir tepki vermeden omzundan çekti. "Bu bir duygu meselesi değil. Mantık meselesi. Mantıksal olarak bir sonraki hedef bu depo."

Sierra monitörlerine döndü. "Bu gecikme... Tesadüf olamaz. Tam bu yeni ipucunu bulduğumuz sırada biri sistemlerimizi yavaşlattı. Bizi engellemeye çalışıyorlar."

Üçü bir an sessizliğe gömüldü. Odanın dışında şehrin sesleri duyuluyordu ama içeride üç zihin aynı gerçeği kavramıştı: Sadece takip etmiyorlardı; aynı zamanda takip ediliyorlardı da. Ve şimdi, avcılar da av olmuştu.

Logan ceketini sandalyesinden aldı. "Peki o zaman. Şu terk edilmiş depoya bakalım mı?"

Chane onaylarcasına başını salladı. "Mantıklı."

Sierra onlara baktı. İçinde endişe vardı ama aynı zamanda kararlılık da vardı. "Veri akışını buradan takip etmeye devam edeceğim ve Shade ile Harvenn'i bilgilendireceğim. Ama... dikkatli olun."

Logan kapıya doğru yürürken gülümsedi. "Her zaman öyleyiz Sierra. Her zaman öyleyiz."

Chane sessizce onu takip etti. Kapı kapandığında, Sierra üç monitörün soğuk ışığında, sanki ekibin diğer yarısının güvenliği için dua ediyormuş gibi yalnız kaldı. Gölge Büro dağılmıştı, ama her biri kendi cephesinde savaşıyordu.

---

Bu arada, Dedektif'in evinde koruma altındayken,

Shade, odasındaki çalışma masasında oturmuş, önüne serdiği dosyaları, fotoğrafları ve notları inceliyordu. Koruma ekibi oturma odasında nöbet tutuyordu ama Shade onların varlığını neredeyse unutmuştu. Zihni karmaşık olaylar ağında geziniyor, bağlantılar kurmaya çalışıyordu.

Önünde dört ana dosya vardı:

1. Elena Varga Dosyası: Boğulma. Tiyokürat. Mücadele izi yok. "Neden? Sessiz bir infaz. Profesyonelce. Ama neden bu kadar ayrıntılı? Sadece öldürmek için değil... bir mesaj göndermek için."

2. Mark Varga Dosyası: Aynı yöntem. Ama bu sefer sahne bir hırsızlık gibi kurgulanmıştı. "Bir uyarı. Bana. 'Bak, sana da aynısını yapabiliriz' demek istediler. Ama neden hemen değil? Neden beni izliyorlar?"

3. Miroslav / Defter Dosyası: İç içe geçmiş çift C'ler. Kimyasal formüller. Kontrol mekanizmaları. "Bir araç. Miroslav da benim gibi bir araçtı. Defter... bir yem miydi yoksa gerçekten önemli miydi? Bana mı bıraktılar?"

4. Kendi Dosyası - "Proje: Mimar": Aktif Gözetim. "Ben bir hedef değilim. Ben bir 'adayım.' Neden? Ne yapmamı istiyorlar? Sadece izlemekle yetinmiyorlar. Beni... kullanmak istiyorlar."

Piposunu doldurup yaktı. Duman odanın havasında yavaşça dalgalanıyordu. Parçaları birleştirmeye çalıştı.

"Kontrol..." Bu kelime her şeyin anahtarı gibiydi. Elena ve Mark'ın ölümleri kontrolün bir göstergesiydi. Miroslav'ın defterindeki formüller kontrol mekanizmalarıyla ilgiliydi. Ve onu "Mimar Projesi"nin bir parçası yapmak istiyorlardı.

"Beni kontrol etmek istiyorlar," diye düşündü soğuk bir sakinlikle. "Ama neden? Ben sıradan bir dedektif değilim. Onlar için özelim, ama hepsi bu mu?"

Bu düşünce onu bir anlığına durdurdu. Belki de onu seçmelerinin sebebi buydu. Dayanıklılığı. Zihninin gücü.

Masaya eğilip Elena Varga'nın cüzdanındaki kanlı fotoğrafa baktı. Mutlu aile. Uzun boylu adam. "Bu adam... o muydu? Maskeli adam mı? Yoksa sıradan bir piyon muydu?"

Sonra Sierra'nın mesajını hatırladı: "Gecekuşu'nun yuvasını arıyoruz. Ama avı korkutmamalıyız."

Harvenn ona yeşil ışık yakmıştı. Ama kontrollü bir şekilde.

Shade ayağa kalktı ve pencereden karanlık sokağa baktı. Bir yerlerde birinin onu izlediğini biliyordu. Belki de tam şu anda.

"Avı korkutmamalıyız..." diye tekrarladı kendi kendine. Ama bazen en iyi av, avcı olduğunu sanan avdır.

Tekrar masaya döndü. Tüm dosyaları toplayıp çekmeceye düzgünce kilitledi. Kararını vermişti.

Onu bir denek, bir "aday" olarak görüyorlardı. Ama laboratuvarları sadece dört duvardan ibaretti. Asıl laboratuvar sokaklardı. Asıl deney ise kendi ilaçlarının onlara nasıl uygulanacağıydı.

Koruma ekibinin liderine seslendi. "Sabah erkenden ofise gidiyoruz. Hazırlıklı olun."

Sesi iki gündür ilk kez o eski keskinliğe ve kararlılığa kavuşmuştu. Bekleme oyunu sona ermişti. Şimdi, kontrollü bir hamle zamanıydı. Ve Shade, kimsenin beklemediği bir anda en iyi hamlelerini yaptı.

---

Shade kısa bir süre sonra sandalyesine yerleşti, başını arkaya yasladı ve gözlerini kapattı. Piposunun kokusu hâlâ odada asılıydı, sanki zihnini geçmişin koridorlarında gezdiren tütsü gibiydi.

"Ben asker değildim," diye düşündü dudaklarında acı bir gülümsemeyle. "Hayır. Benim savaşım farklıydı."

Aklı on yıl öncesine, Ulusal Kriminoloji ve Dedektiflik Akademisi'ne gitti. En parlak öğrencilerden biriydi, ama bu onu popüler yapmadı. Aksine, başkalarından uzak durdu, gözlemledi, notlar aldı. Profesörleri ona "tuhaf derecede sezgisel" diyordu. Sadece nasıl "dinleyeceğini" biliyordu; insanların söylediklerini değil, söylemediklerini.

Mezun olduktan sonra, normal bir polis biriminde geçirdiği kısa ve verimsiz yılları hatırladı. Oradaki kurallar, bürokrasi, bürokrasi... onun için işkenceden farksızdı. Kurallar arasındaki boşluklarda çalışıyordu.

Sonra o dönüm noktası geldi: "Karanlık Vadi" davası. Diğer ekiplerin çıkmaz sokak olarak gördüğü on yıllık bir seri cinayet dosyası. Shade, emekli olmak üzereyken dosyayı devraldı. Altı ay boyunca kendini eski mağaralarda, terk edilmiş fabrikalarda, tozlu plak raflarında kaybetti. Bir ekibi yoktu. Sadece kendisi, piposu ve sarsılmaz inancı vardı.

Ve sonunda katili buldu. Komşuları tarafından sevilen, sıradan ve sakin bir adamdı. Shade, onu kurbanlarından birinin mezarına çiçek bırakırken yakaladı. O an Shade, sadece bir katilin değil, "karanlık" denen şeyin her yerde, en sıradan yerlerde bile saklanabileceğini anladı.

Bu dava onu bir efsane yaptı. "Kapalı dosyaların dedektifi." "Gölgelerin avcısı." Bu şöhret, sonunda Özel Ceza Davaları Bürosu'nun, yani Gölge Bürosu'nun kapısını açtı. Burada, Harvenn gibi onu anlayan; Sierra gibi sadık; Logan gibi enerjik ve güvenilir; ve Chane gibi yetenekli bir ekibi vardı.

"Proje: Mimar... Aktif Gözetim..."

Bu terimler zihninde yankılanıyordu. Onu seçmelerinin sebebi buydu. Başarıları. Şöhreti. "Karanlık Vadi"yi çözmesi. Zihnini, o "sezgisel" yeteneğini istiyorlardı. Belki de onu kendi karanlık işlerinde bir araç olarak kullanmayı veya ondan nasıl daha iyi saklanacaklarını öğrenmeyi umuyorlardı.

Gözlerini açtı. Bakışları Miroslav'ın masasında, piposunun yanında duran defterine takıldı.

Yanlış düşünüyorsun, diye fısıldadı içimden. Beni mimar, inşaatçı sanıyorsun. Ama ben bir arkeoloğum. Labirentini kazmak, temellerini ortaya çıkarmak için çalışıyorum; üzerine inşa etmek için değil, altındaki çürümüş çamuru açığa çıkarmak için.

Ayağa kalktı. Yorgunluğun yerini tanıdık, keskin bir zihinsel berraklık almıştı. Geçmişine, başarılarına baktılar ve onu bir tehdit ya da bir araç olarak gördüler.

Ama anlamadıkları bir şey vardı: Shade'in en büyük başarısı kazandığı davalar değil, kavrayabildiği karanlıktı. Ve şimdi, o karanlık ona meydan okuyordu.

Meydan okumayı kabul etti. Ama kendi kurallarıyla. Dedektif Shade tehditlerden korkmuyordu.

---

Ertesi sabah, dedektif yatağından sakin bir şekilde uyandı. Hemen duş aldı, giyindi, her zaman yanında taşıdığı silahını kılıfına yerleştirdi, eski trençkotunu giydi ve piposunu ağzına götürdü. Gözlerinde dün geceden beri üzerinde çalıştığı kurnazca planın izleri vardı. Koruma ekibi eşliğinde, sabahın erken saatlerinde Gölge Büro'ya vardı.

Shade, Harvenn'i kendi ofisinde buldu. Yanına gidip doğrudan konuya girdi: "Harekete geçeceğiz." Kadın, sanki dinliyorum der gibi gözlerini ona dikti ve bir sandalyeyi işaret etti. "Otur." Dedektif sakince oturduktan sonra, canlı bir sesle konuşmaya başladı.

"Onları kışkırtmamız gerek. Ama açıkça değil. Tıpkı dosyamı buldukları gibi, biz de sırlarından birini bulup onlara hissettireceğiz."

Harvenn, masasının kenarına yaslanmış, düşünceli bir şekilde. "Ne öneriyorsun?"

"Karlac Holding'in lojistik şirketi Nexus. 'Özel müşterilerinden' birinden çok temiz ve yasal görünen bir işlem seçelim. Belki bir yatırım fonu. O fondan şüpheli bir offshore şirkete yapılan küçük ve önemsiz bir transferi basına sızdıralım."

Harvenn'in gözlerinde önce bir şaşkınlık, sonra bir takdir ifadesi belirdi. "Ama doğrudan değil. Dolaylı olarak. Rakip bir holdingin gazetesine..."

"Kesinlikle," diye onayladı Shade. "Onlara mesajımız net olacak: 'Sizi izliyoruz. Ve sizden daha iyi oynuyoruz.' Kanıt sunmuyoruz, sadece gölge düşürüyoruz. Onları korkutuyoruz."

"Bu... incelikli," diyor Harvenn hafifçe gülümseyerek. "Ve oldukça sinsi. Karlac'ın avukatlarının buna nasıl tepki vereceğini merak ediyorum."

"Panikleyecekler," diye öngördü Shade. "Ve panik hatalara yol açar. Dr. Kael gibi zayıf bir halka... dayanamaz."

"Peki ya sen?" diye sordu Harvenn, sesi ciddileşerek. "Seni hedef almaya devam edecekler."

Shade piposunu dudaklarına götürüyor. "Güzel. O zaman onları görebileceğim bir yerde olacaklar. Gölgelerde değil."

Harvenn, Shade'in teklifini bir an zihninde tarttı. Gözlerinde tehlikeli bir operasyonu onaylayan o keskin parıltı belirdi. Bu onun alanıydı.

"Fikir iyi," diye onayladı masasına yaslanarak. "Ama Nexus değil. Çok bariz. Karlac'ın başka bir yan kuruluşunu seçelim. Daha az bilinen ama bağlantıları olan bir kuruluş." Hemen dizüstü bilgisayarını açtı. "Sierra bana 'Aurora Vakfı'ndan bahsetti. Kağıt üzerinde bir araştırma vakfı gibi görünüyor, ancak Karlac'ın yönetim kurulundaki iki ismin eşlerine ait."

Shade piposundan bir nefes çekti. "Mükemmel. İsim temiz ama bağlantı kirli. Vakfın Cayman Adaları'ndaki şüpheli bir 'danışmanlık şirketine' yaptığı küçük bir ödemeyi bulalım. Miktar önemsiz olmalı ama anlamı büyük."

"Mesajımız net olacak," diye ekledi Harvenn, parmakları klavyenin üzerinde uçarken. "Sadece 'Biliyoruz' demeyeceğiz. 'Seni en derinden tanıyoruz' diyeceğiz." Duraksayıp Shade'e baktı. "Bu bilgiyi sızdırmak... bazı kuralları çiğnemek anlamına gelecek. Resmi olarak onaylayamam."

Shade hafifçe gülümsedi. Danslarının kuralları buydu. "Hiçbir şey duymadım. Sen de hiçbir şey söylemedin."

Harvenn başını salladı. "Logan'ı arayacağım. Bu tür 'resmi olmayan iletişim'i anlar. Rakip holdingin gazetesi... 'The Sentinel' olsun. Gururlarını okşar ve ciddiye alırlar."

Birkaç dakika içinde Logan ofisteydi. Harvenn durumu kısaca özetlerken, Shade pencereden dışarı baktı. Şehir ışıkları yanmaya başlıyordu. Karanlıkta, yeni bir hamle yapılmak üzereydi.

Logan her zamanki şakacı tavrını bir kenara bırakıp görevine odaklanmıştı. "Anlaşıldı. Temiz, güvenilir ama izi sürülemeyen bir sızıntı. Sentinel'in finans muhabiri... Bayan Elara. Ondan hoşlanıyorum. Hırslı ve Karlac'tan nefret ediyor. İzlenemeyen bir kaynaktan bir e-posta ile ona ulaşacağım. İçinde sadece belgeler olacak, yorum yok."

"Riskleri biliyorsun, Logan," diye uyardı Harvenn, sesi alçak ama sertti.

Logan, nadiren görülen ciddi bir ifadeyle cevap verdi: "Gölge Büro her zaman riskleri bilir, Harvenn. Bu da diğerlerinden farklı değil."

Plan onaylandı. Genç adam işini yapacak, Harvenn arka planda kalacak ve Shade yem gibi hazır bekleyecekti.

Logan gittikten sonra Shade, Harvenn'e döndü. "Şimdi bekleyeceğiz. Hata yapmaları an meselesi."

Harvenn, Shade'in bakışlarını yakaladı. "Bu hareket seni daha da hedef haline getirecek, Shade. Onlara meydan okudun."

Shade piposunu cebine koydu. "Bir gölgeyi yakalamanın tek yolu onu ışığa çıkarmaktır. Ben sadece... ışığı ayarlıyorum."

Odanın loş ışığında, iki stratejist, kurdukları tuzağın ilk işaretlerini bekliyordu. Bu artık sıradan bir cinayet soruşturması değildi. Şehrin karanlığında, iki görünmez düşman arasında oynanan bir satranç oyunuydu. Ve Shade piyonunu oynamıştı. Sıra onlardaydı.

More Chapters