Zamira okuldan döndüğünde her zamanki gibi odasına kapanmıştı. Küçük çalışma masasının üzerinde üst üste yığılmış kitaplar vardı, mitoloji eski uygarlıklarin inanç sistemi ve hatta cinlerle ilgili eski Halk anlatilari.
Bir sayfada takılı kalır, orada şunlar yazar;
"İnsanların gölgelerle karşılaşmaları genellikle yalnızlık anlarında olur. Onlar sessizdir ama varlıkları ile odanın havasını değiştirirler."
Tam bu cümleyi okuduğu esnada odanın ışığı hafifçe titreşir. Zamiranin içi ürperir, başını kaldırdığında kitaplarının yanında duran cam bibloda kendi yansımasını görür. Yansıma bir anlık gecikme ile hareket ediyordur.
"Yine mi.." diye mirildanir kendi kendine.
Telefonu çalar telefonun sesinin aniden odanın içini böyle bir anda doldurması ile kalbi hızla atmaya başlar. Arayan annesidir. Annesi biraz gecikecegini belirtir ve telefonu kapatır.
Zamira derin nefesler alır içinde garip bir huzursuzluk vardır. Gece ilerledikçe huzursuzluk artar perdeler kapalıdır ama yine de odanın köşesinde bir karanlık diğer bölgelerden çok daha yoğundur bir kıvrım halinde oraya toplanmış gibi ne bir eşyanın gölgesi ne de bir perde yalnızca gölge..
Zamira defterine şunları yazar;
"Bazen bu dünya tek katmanlı değilmiş gibi geliyor bir gölge, bir fısıltı tüm bunları ben mi çağırıyorum yoksa onlar mı beni buluyor?"
Kalemi bıraktığında odada bir fisiltu duyulur, tam anlaşılamayan çok kısa bir ses belki bir ruzgarin uğultusu ama bir kelime gibi yankı bulur kulaklarında.
O gece uykuya dalmadan önce aklında tek bir soru vardır.
"Ya gerçekten beni izleyen biri var ise?"
Zamira tüm bunları düşünürken uykuya dalar ve dünyadaki hayal gücü rüyalar aleminde ses olmaya devam eder zihnine.
Sabah uyanır okuluna gider ve her zamanki gibi normal bir okul gününün ardından çantasını omzuna asmış eve dönmek üzere otobüs durağına gecer. Etraf kalabalıktır öğrenciler, işten çıkan insanlar, elinde telefonu ile koşuşturan gençler. Her şey sıradan bir rutinde akarken kalabalığın içinde bir çift göz fark eder ona sabitlenmiş ve Zamirayi uzaktan izliyordur. Siyahın en koyusuna bürünmüş bir adam yüzü seçilmez ama yalnızca gözleri bakışlarını iliklerine kadar hissettiriyordur. Kalabalık su gibi etrafında akarken o hiç kıpırdamadan yalnızca bakıyordur. Bir an gözlerini kirpistirir hayal mi gerçek mi diye düştüğü bu kargaşa da bir bakar ki adam kaybolmuş. Kulağına çok ince derinden ve tüylerini diken diken eden bir ses gelir.
"Zamira..."
Ani bir hareketle başını çevirir yanında kimse yoktur yalnızca bir kactane kendi aralarında konuşan Topluluk. Duyduğu ses çok yakından gelmiş ve neredeyse nefesini kulağında hissetmiştir.
Otobüs durağına yaklaşan aracın fren sesi ile irkilir. Kalabalık içeriye dolusurken bir kaç saniye kipirdamadan öylece kalır. O esnada otobüsün camında kendi yansımasına bakarken arkasında bir gölge fark eder..
"Kimsin..?" Der ama hiçbir ses gelmez gölge kaybolur ve zamira otobüse biner.
