Elmas iskelet Awen'i başından yakalamış durumda; ikisi de hareketsiz, birer heykel gibi duruyor.
"Bu kadarmış…" diyorum kendi kendime. Elmas iskeletin beni parçaladığı kısmı tekrar yaşamak istemiyorum. Boğazım düğümleniyor. Gözlerimi kapatıp fısıldıyorum:
"Çık… oyundan çık… çıkış… log out… kapat… ALT+F4… bir şey…"
Hiçbir şey olmuyor. Gözlerimi açıyorum.
Şimdiye kadar Awen'i paramparça etmesi gerekirdi ama ikisi de kıpırdamıyor.
Bu… bir fırsat olabilir.
Awen'i kurtarabilirsem, elmas iskeletini odanın dışına taşıyabilir. Taşı kullanıp buradan kurtulabiliriz.
Awen'i ayaklarından tutuyor ve bütün gücümle çekiyorum. Kıpırdamıyor.
Elması kırabilir miyim?
Kılıcımı çekiyorum. Awen'in öğrettiği şekilde kaldırıyor ve skill'in adını söylüyorum:
"Hızlı Vuruş!"
Kılıçta ether parlıyor.Atlıyor yukarıdan aşağı savuruyorum—ama elmas iskeletin koluna değmeden görünmez bir kalkan tarafından durduruluyor.
Kalkan bir an parlıyor; kas ve damar gibi hayali çizgiler görünüp yok oluyor.
Başarısız… Awen'i bu şekilde kurtaramıyorum.
Elmas iskeletin üzerine tırmanmaya başlıyorum.
Ayağımı kaval kemiğine basıyorum, bel kemiğine uzanıyor ve kaburgalarını merdiven gibi kullanarak omuzlarına çıkıyorum.
Tavana sırtımı dayıyorum.
Var gücümle itiyorum. Hem itiyor hem de esniyorum.
"Hop… 1… 2… 3…"
Her esneyişimde kılıcımın kabzası elmas iskeletin kafasına tak… pat… pat diye çarpıyor.
