Kekonun kanı kurumadan Ari, Halit ile buluşur saat 10:00 sularında, Galata Kulesinde , Halit Simitini yiyip bankta oturuyordu, Ari omzuna dokundu
Ari- Bitti Kardeş
Halit- Ne bitti Abi
Ari- Kekonun nefesi bitti
Halit- eminmisin?
Ari- daha neye emin olayım adamı makinelerle taradım.
Halit- Tek onu taramadın vaktinde, çok mutlu gibisin
Ari- Önün açıldı sen benden daha mutlusundur
Halit- Kimleri geberttiğini düşünmek mutlu etmiyor
Ari düşünür bir anda, kafasında bir sessizlik Galatadaki Yangını hatırlar, Acestesin öldüğü gece, o yangın bitmemiş Aride, o sabahı hatırlar 1989 10 Mart sabahı saat 11:00 Acestes Sevgilisiyle beraber Galataya çıkmış Arinin kurduğu plan:
Arinin eski adamı Glado, Galatadaki bir tolete suda yanan çakmak atcak, çakmak kanlizasyonda boruları yakcak, ve en üst katı kapatcak, sonra en üst kattaki adamı Gladoyu gizli şekilde bıçaklıyacak, sevgilisi ise önceden ayarlandığı için şahit olmayacak zaten o saat onlar için rezerve edildiği için bir kanıtlarıda olamıyacak, bıçak izi ateşle kapanacak.
Bölüm: Masanın Gölgesi
Ari uzun süredir sessizdi. Galata'nın taşları gibi ağır, Boğaz'ın suyu gibi derindi düşünceleri. Halit, yanında oturuyordu. Bir an omzuna hafifçe dokundu.
"Uyandın mı?" dedi gülümseyerek.
Ari başını çevirdi. "Uyumuyordum. Düşünüyordum."
"Ne düşündün?"
"Masa hakkında. Ve senin orada nasıl duracağını."
Halit gözlerini kıstı. "Ne var masada?"
Ari gözlerini uzaklara dikti. "Tarkın'la Selim'e dikkat et. Bel büken tipler. Yalakacının teki. Milletin ve meclisin ayağını yalarlar. Şu bıyıklı Çıngıraklı var ya... eskilerden."
"İmralı'dakiyle mi?" diye sordu Halit.
"Evet."
"E nasıl yakalanmamış?"
"Çıngıraklı sinsi adam. Tam örnek. Herkesle bağı güçlü. Denge adamı."
"Peki bu Bozkurt kim?"
"Tarçın. Türkçü biri. Palavrada ülke birincisi. Verdiği çaya bile kanma. Tam bir tükürçü."
Halit güldü. "Tükürükçü diyorsun ama... Kürtlere sallayan tükürükçü mü olur?"
Ari omuz silkti. "Bu ülkede kimse kimseyle düşman değildir Halit. Herkes birbirine benzer. Farklıymış gibi yapar."
"Peki niye bu adamlar?"
"Bak Halit... biz mafyayız. Mafyalar hiçbir zaman hayırlı vatandaş değildir."
"Anlarım."
"Anla. Çünkü bunu bilmen gerek. Sonradan vicdan azabı yaşamayasın."
"Anladım."
Ari devam etti. "Otçu Dayı'yla Fırıncı İbo eroinci. Ama ağırbaşlı adamlardır. Güvenebilirsin. Sülo ise tefeci. Masanın başıdır."
Halit gözlerini kıstı. "Ben şahsen kimseye güvenmem. Sana bile."
Ari güldü. "Ben de sana güvenmiyorum."
Halit gülümsedi. "Sana güvenim daha fazla, korkma."
Ari başını salladı. "Şu sarışın Bulgar Preveli Osman... para kaçakçısı."
"Ne yapıyor?"
"Masanın yasa dışı parasını aklıyor. Ben bağışlarla aklarım. O emlakla. Eski emlakçıdır. İyi anlar."
"Güzel," dedi Halit. "İyi bilmek."
Bölüm: Masanın Kararı
15-20 dakika sonra masa toplandı. Beşiktaş'ta bir bodrum katında, ağır sandalyeler, kalın dosyalar, ve daha da kalın bakışlar arasında.
Sülo açtı toplantıyı.
"Beyler," dedi. "Keko'yu geberttik. Ama yerini dolduracak biri lazım."
Otçu Dayı sordu: "Kim o?"
Ari ayağa kalktı. "Soru değil. Cevap belli kardeşlerim."
Bozkurt gözlerini kıstı. "O cevap nedir?"
Ari gözlerini Halit'e çevirdi. "O cevap Halit."
Çıngıraklı hemen atıldı. "Halit'in burada oturacağına biz karar veririz. Burası Kuzey Kore değil ulan."
Sülo sertleşti. "Başkası mı var?"
Çıngıraklı: "Var ulan. Garez."
Fırıncı İbo başını salladı. "Garez'i duymamak hoş değil."
Bozkurt: "Bana kalırsa Halit kulağa yatkın. Ama Garez daha uygun olurdu."
Ari gözlerini Bozkurt'a dikti. "Garez duyulacak adam olmadığı için aramızda değil."
Bozkurt ayağa kalktı. "Bu adil değil!"
Sülo yumruğunu masaya vurdu. "Şu an aciliyet ön planda. Aciliyet varsa kararları ben veririm."
Bozkurt bağırdı: "O komandoları peşimize Ari taktı. Şimdi de Halit'i taktırıyorsun!"
Sülo gözlerini daralttı. "Gözün doysun it herif. Her şeyde bir parmağın var. Buna daldırma."
Ari son noktayı koydu. "Karar verildi o zaman."
Çıngıraklı ayağa kalktı. "Bu iş burada bitmez kardeşler."
Kirkor araya girdi. Sesi buz gibiydi. "Bu iş burada biter."
Bölüm Sonu
Toplantı bitti. Ama masadaki çatlaklar kalınlaştı. Halit oturduğu sandalyede sessizdi. Ama gözleri konuşuyordu. Ari, Halit'e baktı. Ve içinden geçirdi:
"Bu masa artık sadece taş değil. Bu masa, geçmişin gölgesi.''
Bölüm: "Üçlü Gölge – Masanın Dışındakiler,
22 Haziran 2010, gece suları, Sarıyer de eski bir taş konakta
Sarıyer'in kıyısında, denize bakan eski bir taş konak. İçeride loş ışık, duvarlarda eski haritalar, masada üç adam. Garez, sessiz ve keskin bakışlı. Bozkurt Tarkın, takım elbiseli, sinirli. Çıngıraklı Selim, gri paltosu içinde, gözleri geçmişte.
Bozkurt:
"Bu Ari denen adam... masayı kendi gölgesine çevirdi. Halit'i soktu, Keko'yu gebertti. Sırada biz varız."
Garez:
"Ben zaten masaya oturmadım. Çünkü masayı kuranlar, gölgede oynar. Ben ışıkta yürürüm."
Selim:
"Gölgede yürüyenler, ışığı unutur. Ari unuttu. Halit de unutacak. Ama biz hatırlatacağız."
Bozkurt:
"Ben meclisteyim. Gücüm var. Ama Ari'nin gölgesi meclise bile sızıyor. Bu iş böyle gitmez."
Garez:
"Halit'in geçmişini biliyor musunuz?"
Selim:
"Daniel'in izlerini taşıyor. Ari'nin eski günahı, Halit'in yüzünde."
Bozkurt:
"O zaman bu iş kişisel. Ari'nin geçmişi, bizim geleceğimizi karartıyor."
Garez:
"Benim planım var. Ari'nin gölgesini parçalayacağız. Ama önce Halit'i yalnızlaştıracağız."
Selim:
"Nasıl?"
Garez:
"Arinin cebini yakacaz"
Bozkurt:
"Fabrikaları mı?."
Garez:
''Ateşle değil, hukukla yakacağız."
Selim:
"Nasıl olacak o iş."
Bozkurt:
"Ve sonra?"
Garez:
"Kekonun ölümünün perde arkasını ifşa edeceğiz''
Bozkurt:
''Ederizde Kanıt yok''
GAREZ:
'' O işi bana bırak''
Selim:
''Öyle olsun, başarmassan ben seni tanımam''
