Cherreads

Chapter 9 - Yeni Başlangıçlar

Elini telefonun üzerine koydu. Bir daha aramak istedi — ama ararsa daha da uzaklaştıracağını biliyordu. İçindeki panik, mantığını boğmaya başlamıştı.

"Bu böyle bitmemeli…" diye mırıldandı.

Yavaşça ayağa kalktı. Ev çok büyük ve çok boş hissediliyordu. Valeria'nın bir saat önce oturduğu koltuğa baktı; hâlâ oradaymış gibi geliyordu. Sanki az önceki kavga odanın duvarlarında yankılanıyordu.

Leon ellerini yüzüne bastırdı.

Sen ne yaptın, Leon?

Onu koruyacağını söylerken…

En çok inciten sensin.

Derin bir nefes aldı, sonra hızlıca salona yürüdü. Kafası savaş alanı gibiydi. Öfke yoktu artık — sadece korku ve pişmanlık.

Bir anlığına kapıya baktı. Dışarı çıkıp Valeria'nın oteline gitmek istedi. Onu görmek, yüzüne bakmak, "gitme" demek… kelimelere dökemediği her şeyi söylemek istedi.

Ama sonra kendi kendine durdu.

"O şu an benden uzaklaşmak istiyor."

Bu cümle, kalbine buz gibi oturdu.

Omuzları düştü. Pencerenin önüne gidip dışarı baktı. Şehrin ışıkları bulanık seçiliyordu; gözleri yanıyordu ama ağlayamıyordu. Zaten Leon kolay kolay ağlayan biri değildi. Ama göğsündeki baskı, sanki bunu yapması için onu zorluyordu.

Dakikalar geçtikçe gerginliği büyüdü. Yerinde duramaz hâle geldi. Evin içinde amaçsızca dolaştı. Yarım saat… bir saat… iki saatin ardından hâlâ aynı noktadaydı:

Valeria yok.

Ve o bunu değiştiremiyor.

Bir anda durdu. Gözleri masadaki anahtarlara kaydı.

"Sabah gelicem," demişti Valeria.

Leon'un yüzünde kararlı ama yorgun bir ifade belirdi.

"Sabah geldiğinde burada olacağım. Sakince konuşacağız. Ve… onu kaybetmeme izin vermeyeceğim."

Ama bunu söylerken kendi kendine bile tam inanamıyordu.

Onu kaybedemezdi.

Hayır…bunun bir kez daha olmasına izin veremezdi.

Valeria – Ertesi Gün

Güne gözlerimi açtığımda, hâlâ geceden kalan o ağırlık omuzlarımdaydı. Uyumama rağmen dinlenmiş hissetmiyordum. Leon'la yaşananlar hâlâ zihnimde dolaşıyordu… ama bugün onunla yüzleşmek yoktu. Bugün başka bir şey vardı.

Sunny ile ev bakacağız.

Hızlıca hazırlandım, saçlarımı topladım ve lobiden çıkarken derin bir nefes aldım. Dünkü panik hâlini hatırladıkça içimde garip bir merhamet duygusu yükseldi. Birinin böyle sahipsiz kalması bana dokunmuştu.

Buluşacağımız kafeye doğru yürüdüm.

Sunny beni kapının yanında ayakta bekliyordu. Üzerinde dün hastaneden çıkarken giydiği kıyafetlerin aynısı vardı ama yüzü daha canlıydı. Birini görünce hafifçe rahatlayan biri gibi gülümsedi.

"Valeria!" dedi elini kaldırarak. "Tekrar merhaba."

Ben de gülümsedim. "Merhaba. Daha iyi görünüyorsun."

"Daha iyiyim," dedi hafif utanarak. "Dün… baya saçma bir şekilde bayıldım galiba."

"Saçma değil," dedim. "Kendine dikkat etmeyince olacağı bu. Neyse… önemli olan iyileşmiş olman."

Sunny başını eğip gülümsedi; o an gözlerinin köşesinde bir kırılganlık belirdi. Ama hızlıca toparlandı.

"Bugün birkaç yere randevu aldım," dedi. "Ama senin fikrin benim için önemli. Sonuçta… şey… birlikte yaşayacağız ya…"

Bu cümleyi söylerken gözleri bir an kaçtı.

Ben de hafifçe başımı salladım. "Tabii. Bakacağız beraber."

Sunny yürümeye başladı; ben de peşinden ilerledim. Yan yana yürürken kısa bir sessizlik oldu. Sessizlik rahatsız edici değildi ama.. düşündürüyordu.

Sonra Sunny konuştu:

"Bu arada… dünkü için gerçekten teşekkür ederim. Hastanede kimse gelmeyince… birini tanımadan böyle yanında bulmak…"

Bir an durdu.

"Garip ama iyi hissettirdi."

Onun sözleri içimde bir yerlere dokundu.

"Ben oradaydım," dedim basitçe. "Hepsi bu."

Sunny başını salladı. "Ve bu, düşündüğünden daha değerli."

Yol boyunca onu süzdüm. Hafif adımlarla yürüyor, etrafa dikkat ediyormuş gibi yapıyor ama bence daha çok kendi içinde bir şeylerle kavga ediyordu. Ne bıraktığını, ne yaşadığını söylemiyordu… ama belli ki kolay şeyler değildi.

Nihayet emlakçının ofisine geldik.

Kapıya doğru yürürken, Sunny hafif bir kahkaha attı.

"Hazır mısın? Berbat evler, cimri ev sahipleri ve dudak uçuklatan kiralarla dolu uzun bir gün bizi bekliyor."

Ben de güldüm. "Hiç fark etmez. En azından eğlenceli biriyle bakıyorum."

Sunny, bunu duyunca bir an durdu. Bakışları bana döndü.

"Gerçekten mi? Ben eğlenceli miyim?"

"Evet," dedim. "Kesinlikle."

Sunny'nin yüzünde yumuşak bir tebessüm belirdi. O an kendi kendime düşündüm:

Belki de bu çocuk gerçekten yalnız. Ve belki… ben de.

Sunny ile birkaç farklı eve baksak da ilk karşılaştığımız ev içimize sinmişti. Sonunda o evi tutmaya karar verdik.

"Gerçekten…" dedim kendi kendime, "Burası bana huzur veriyor. Biraz eski ama kirası uygun, geniş ve merkeze de çok uzak değil."

Tabii… Leon'un evine yakın olması da benim için bir kriterdi ama o artık eskide kalmıştı.

Neyse, eşyalarımı toplamam gerekiyordu; evrak işleri de beni epey yormuştu.

"Valeria."

"Efendim?"

Sunny kapı eşiğinde durmuştu.

"Şey… istersen odalarımıza kilit takalım diyecektim. Yanlış anlama," dedi biraz çekinerek. "Yalnız yaşamaya çok alıştım. Hele biriyle… özellikle bir kızla yaşamak nasıl olur bilemediğim için dün bunu düşündüm. Belki sen kendini daha rahat hissedersin diye iki tane kilit aldım."

Onun bunu düşünmüş olması hoşuma gitmişti.

Zaten çok 'maço ' bir tip değildi; ama en az Leon kadar düşünceliydi.

"Teşekkür ederim. Taşınırken onları da ayarlarız, olur mu?" dedim ve odadan çıktım.

Tam kapıyı kapatırken yine Leon aklıma geldi.

Bana kesin çok kızacaktı.

Saat çoktan öğleni geçmişti; dün yaşananlardan sonra delirmiş olacağına emindim.

Evime girdiğimde içerisi bomboştu.

"Leon!"

Ama cevap yoktu.

Herhalde işleri vardır, diye düşündüm ve eşyalarımı toplamaya başladım. Zaten pek bir şeyim yoktu.

Tam o sırada kapının açıldığını duydum.

Koridordan öfkeli bir erkek sesi geliyordu:

"Ya ne demek bilmiyoruz kardeşim?! Bu kızın başına bir iş geldiyse? Bu sabah çıktı otelden diyorsunuz ama yok!"

Leon.

"Valeria?!!"

Kapının eşiğinde durmuş, nefes nefeseydi.

More Chapters