Suko canavarını yendikten 6 ay geçmişti ve gücünü artık sınırsız kullanmaya başlamıştı; her gün gücü iki kat katlanıyordu. Yanındaki yardımcısı da aynı şekilde güçlenmişti.
Suko: "Lan tirrek, yemek istiyon mu?"
Kaneki: "Olur da ne yiyeceğiz?"
Suko: "Ben yaratırım bir şeyler."
Suko, evrendeki en lezzetli yemeklerden oluşan bir ziyafet yaratıp Kaneki'ye doğru uzattı.
Suko: "Sen ye, ben gelicem."
Sonra Suko, kendi evreninden çıkıp gerçek dünyaya, yani yazarın dünyasına adım attı. Hikayeyi değiştirmeye karar verdi ve yazarın mahallesine yöneldi.
Suko (etrafı incelerken): "Ne sefil bir mahalle lan bura… Ama herhalde iş görür ya."
Yazarın evine vardığında:
Suko: "Naber lan?"
Yazar: "Yine mi sen aq?"
Suko telefonu kaptı ve kelimeleri değiştirerek yeni kelimeler ekledi:
> "Dur kendime kelime ekliyim de kelimeler çoğalsın… Keksbehwkwhhdbeaksuheissls njesismjdss usksk sjsjskao s msndnejs snsjsnejw ksje… nbsjsjs s sn.sjsnej e wjw jdndjdj jic."
Suko: "He, şimdi 20 kelime geldi."
Telefonu geri alan yazar, Suko'nun insan formuna büründüğünü gördü.
Suko: "Lan gel dışarı çıkak."
Yazar: "Ben niye kendi yarattığım karakterle gezmiyom aq?"
Suko: "Boş konuşma, su noveli bitir gidek."
Yazar: "Yok daha var."
Suko telefonu zorla alıp noveli bitirdi ve ikili dışarı çıkarak mahallede gezmeye başladı.
