Leon bir an sustu. Ne dediğimi sindirmeye çalışır gibiydi.
"Valeria… sen ciddi misin?"
Sesi alçak ama sinirle doluydu.
"Evet. Neden bu kadar tepki veriyorsun anlamıyorum," dedim. İçimdeki gerginlik midemde düğüm olmuştu. Nasıl bana bu kadar az güvenebilirdi?
Leon iki adım yaklaştı.
"Ben seni korumaya çalışıyorum. Sen… sen ise beni o adamla bir tutuyorsun."
"Korumaya çalışmak mı? Sen resmen beni kontrol etmeye çalışıyorsun."
"Kontrol etmiyorum! Ama düşünmeden hareket ediyorsun!"
Leon'un sesi artık bariz şekilde yükselmişti. Sakin adam gitmiş, yerine öfkesini bastıramayan biri gelmişti.
Kollarımı göğsümde birleştirdim. Sesim soğuktu.
"Düşünmeden mi? Birinin güvenilir olup olmadığını anlamaya çalışıyorum. Mantıklı olanı yapıyorum. Ama sen sadece bağırıyorsun."
Leon başını iki yana salladı.
"Ben sana bağırmak istemiyorum ama… o adamı tanımıyorsun, Valeria! Tanımıyorsun
"Seni de tanımıyordum!" dedim dişlerimi sıkarak. "İlk gün beni evine alırken hiçbir sıkıntı yoktu ama şimdi mi problem oluyor?"
Leon bir şey söylemek istedi ama kelimeler boğazında takıldı.
"Çünkü… çünkü biz… sen… ben…"
"Çünkü ne, Leon?" dedim. "Ağzından çıkar artık."
Sonunda patladı:
"Çünkü ben… sen bana inanıyorsun sanıyordum! Bana güvenmeni istiyordum!"
"Güveniyorum," dedim. "Ama arkadaşlık sınırları içinde. Bana bağırman için değil."
Leon bir anlık öfkeyle ileri bir adım attı.
"Ben sadece başına bir şey gelsin istemiyorum! Bunu anlamak bu kadar mı zor?"
"Zor, Leon!" dedim sesim titreyerek. "Zor, çünkü seni anlamak zor! ZOR İŞTE! YAPAMIYORUM demek ki demek ki olmuyor !"
Leon'un bakışları karardı.
"Ne demek istiyorsun ne demek olmuyor ya buna nasıl bu kadar çabuk karar verebildin?"
"Senin gözünde benim başıma bir şey gelme ihtimali hep başkaları yüzünden. Sanki sen hiç hata yapmazmışsın gibi!"
Leonun çenesi kasıldı gözlerinde dipsiz bir boşluk vardı sanki içinde bir cam kırılmıştı o da bu sözleri cam kırıklarının üstüne basarak acıyla söylüyordu
"Ben seni asla incitmem."
"Bunu bilemezsin."
O an aramızdaki hava öyle ağırlaştı ki nefes almak bile zorlaştı. Birkaç saniyelik ölüm sessizliği… Sonra Leon bir adım geri çekildi; sanki kendi öfkesinden ürkmüş gibiydi.
"Valeria… lütfen," dedi daha düşük bir sesle. "Sakinleşince konuşalım."
Başımı iki yana salladım.
"Konuşsak bile anlamayacaksın. Sorun da bu işte. Sadece kendi bakış açını görüyorsun."
Leon durdu… yüzünde bir çaresizlik gölgesi belirdi. Sonra bir anda sertleşti.
"Peki o zaman. Eğer gerçekten istiyorsan… git o adamla o evde yaşa. Benim sana diyecek başka bir sözüm yok."
"Sen… sen ciddi misin?"
"Artık çok ciddiyim, Valeria."
Sesindeki soğukluk bıçak gibiydi.
"Hatta… belki ben de senin için tehlikeli olabilirim."
"S–sen—?"
"'Bunu bilemezsin' demiştin ya."
Sözümü keserken gözleri buz gibi oldu.
"Belki de haklısın."
Sözleri yüzüme vurulan kapak gibi oldu. Boğazım düğümlendi. Hiçbir şey söyleyemedim.
Arabadan indim. Eşyalarımı hızla toplamaya başladım. Elleri mi titriyordu, yoksa tüm dünya mı sallanıyordu, ayırt edemiyordum. Tam apartmanın önünde nefesimi toplamaya çalışırken telefonum çalmaya başladı.
Ekranda bir numara yanıp sönüyordu.
"—Alo?"
Telefondaki ses aceleci ve panikti.
"Hey! Orada mısın? Hey! Acilen buraya gelmen gerek!"
"N-ne oldu?!"
